7 Aralık 1944'te Chicago'da imzalanan Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi'nde (Doc 7300) (Chicago Sözleşmesi), uçakta pilot olmadan uçması planlanan uçaklara “pilotsuz uçak” adı verildi. Bugün bu “pilotsuz” uçaklara insansız uçaklar (İHA) denir ve bunlar, serbestçe uçulan meteorolojik balonlardan, lisanslı havacılık profesyonelleri tarafından uzak konumlardaki pilotlar tarafından kontrol edilen son derece karmaşık İHA'lara kadar geniş bir spektrum içerir.
Daha sonra bu pilotsuz uçaklar, uzaktan pilotlu uçak (İHA) olarak adlandırılan ve uzaktan pilotlu uçak sisteminin (RPAS) bir parçası olarak çalışan bir kategorinin parçası olara kkabul edildiler. Çok çeşitli yetenekler ve gelişmişlik sunan İHA sistemleri, önemli operasyonel fırsatlar ve ekonomik potansiyel ile büyüyen bir endüstri oluşturmaktadır. İHA'ya ek olarak, yakın zamanda bir dizi yeni havacılık faaliyeti de hız kazanmaktadır Bunlar arasında, yaygın olarak kullanılan hava sahası kullanıcılarıyla (insanlı helikopterler, yamaç paraşütçüleri ve diğer uçaklar) birlikte çalışan “dronelar” ve “uçan taksiler” olarak adlandırılan küçük İHA'lar bulunmaktadır.
Bu bağlantılı teknolojiler, tasarımlar ve çalışma konseptleri hızla geliştiğinden, yüksek düzeyde düzenlenmiş ve iyi kurulmuş insanlı uçaklar tarafından paylaşılan ortamlarda, İHA sistemleriniı güvenli ve verimli bir şekilde entegre etmek zorunlu hale gelmektedir. Bu nedenle, İHA istemleri, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) çalışma programının yeni ve zorlu bir bileşenini temsil etmektedir.
UTM, paket teslimatı, kamu güvenliği, altyapı denetimleri, vb. dahil yoğunluktaki İHA operasyonları için daha otomatik bir ATM benzeri sistem olarak hizmet verecek bir konsepttir. Başlangıçta UTM'nin insanlı uçakların bulunduğu düşük irtifa hava sahasını içermesi planlanmaktadır. ( Düşük seviyelerde uçan helikopterler gibi)